Categories
yazılar

öylelik yasası

“yol, zihnimizle kısıtladığımız özgürlük ovalarıdır. ovanın ufuklarına dağlar serpmişizdir.”


dünyanın bütün nehirleri tarafından sarmalanmış, en ortasında rüzgara karşı dimdik duruyorum. bükülebilirim de; bu benim için gecenin uykusundan feragat etmemi sağlayacak derecede önemli değil. rüzgara karşı durmak ve rüzgarın hakimiyetine girmek, her ikisi de rüzgarın etkisiyle oluyorsa eylemin ilkel nedenleri niçin ilgimizi çekmeli? rüzgar savurdu, oradayım; rüzgara direndim ve buradayım.

gökyüzünün en düşey mucizesinde yollarla çevrelenmişim –nasıl da bakımsız- ve bu yolların bir noktasında iradedışı var olmuşum. rastgeleliğin bir yerinde, devinip duran çarkın dişlileriyle atılmışım buraya. susmaktan paslı ağızlar, konuşmaktan kanlı dudaklar; hepsi nedenini sorguluyor. neden buradayım, yol bana mı ait, yolun sahibi kim, yolda kimler bulunuyor, bu gibi sorular çıkıyor gri-kızıl ağızlardan ve yıldızlara karışıyor. yıldızlar bu sorularla başlangıçtan beri karşılaşıyor.

yolun ve onun biçemini araştıran soruların hiçbir önemi yok. öylece var olmuş, öylece gezgin ağırlamış, öylece yerleşenlerle dolu. ne yolun sonu bilinecek ne de yolun başı, bilinen tek şey şimdiye ait olan ve şimdiye ait olan hiçbir zaman yola ait olamamıştır. yolda uluyan bir kurt, yalnızca uluyan bir kurttur. birkaç saniye sonra ulumayı kesince de başka bir şeye evrilecektir. yol, zihnimizle kısıtladığımız özgürlük ovalarıdır. ovanın ufuklarına dağlar serpmişizdir.

bu ovada yabani bir kurt olmanın da faydası yoktur, emekli bir salyangoz olmanın da. hizmet, yalnızca var oluşmuş olanın kendisine yönelik hizmettir. kendine hizmetin özgür yönü sırtlarına binince yere kapaklanmış, sürünmekten bir sürüngen olmuştur aşağılık olanlar. aşağılık, aşağıda, bir sürüngen olarak. edilgen sürüngenler, ovayı sonsuz görecek, dağları tanrı edecekler. güneşe tapacak, ufak su birikintisini yüzyıllar sonra aşınca tarihlerini şekillendirecekler. yeni topraklar, yeni sular bulacak; birleştirilmiş kültürlerinde yok olup gidecekler. neşeli bir veda töreniyle bitecek sahneleri.

kurtlar… bahsetmeye dahi gerek yok. sürüngenden tek farkları, sürünmemeleri olacak. en az onlarınki kadar görkemli bir ayinle göçecekler kendi yarattıkları yeni topraklara.

ve bu ovanın içerisinde hiçbir rolü sahiplenemeyen tümleşik yaratık. ne bir ideali, ne bir beklentesi olan o üst-yaratık; o istediği her şey olacak bu ovada. dağları dağ, ovayı ova, güneşi güneş gibi görecektir o, kendince. kendine ait gördüklerini ve kendinde olmayanları birleştirecek. ne bir kıvanç duyacak bundan ne de bir hüzün.

öylelik yasası sakini. öylece var oluşmuş, hiçliğin tek kalemi. fanilerin yaşamadıklarını, aslında öldüklerini bilen öylelik yasası sakini. kendini herhangi bir şey olarak görecek, gösterecek, şimşekle ağlayıp denizlerle gülecek, çünkü esasen hiçbir şey olmadığını bilecek. nedensiz eylemlerine sevinecek, nedensiz eylemlerine üzülecek. öylelikle var oluşmuş, yolun bir kısmında kendi sonuna doğru yürüyecek.

öylece ve rastgele.

6 replies on “öylelik yasası”

çok teşekkürler! yazmaya devam ediyorum. siz de takip etmeye devam etmek isterseniz sosyal medya hesaplarını kurcalayabilirsiniz.

Eline emeğine sağlık. Yazıların muazzam. Lakin bu yazı tipi ziyadesiyle göz yoruyor. Konsantre olmakta zorlanıyorum.Saygılar.
(arşivden alınmıştır, 4 eylül 2020)

çok teşekkürler! yazı tipini değiştirmek istemiyorum ne yazık ki. birkaç olumlu görüş de aldım yazı tipiyle alakalı. sizi yorduğu için üzgünüm. isterseniz yazıları kopyalayıp bir metin dosyasına yapıştırarak okumayı yapabilirsiniz. sevgiler!

Leave a Reply to bungidolar Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *