güneşin utangaç edalarla saklandığı serin akşamüstü tonları. gözler hep turuncu, kan kırmızısı yerini çoktan bıraktı.
bir köpek tırmanıyor,
aşıyor dağları.
geçtiği yolların alakasız noktalarına serpilmiş insanlar, hayretle bakınır durur ağaç kökünde ihtiyacını gideren şu dört ayaklıya.
bir köpek kaldırıyor arka bacağını,
ve iki ayaklılar ayaklanıyor:
“bu kadar kolay mı?”
albenili renklere boyanmış envai çeşit bitkiler, otlar; ufak tefek yemiş görünümlü omurgasızlar. işte akşam yemeği, diye düşünüyor köpek ve doğanın sofrasında edebiyle karnını doyuruyor.
bir köpek ki bedavaya
karnını doyuruyor!
yarımküre yasa bulanıp da sahnesini lacivert-siyah silinmiş bir ufka bırakınca titriyor köpeğin iri vücudu. bitkin ve keyifli, sırtı pek bir şekilde kıvrılıyor düşmüş geniş yaprakların üzerine.
bir köpek uyukluyor,
hem de kira vermeden
evi yemyeşil, keyifli döşenmiş
“bu kadar kolay mı?”
bir çığlık korinthos’tan,
çevresini yıkarak yuvarlanan bir adam,
bağırıyor, oysa duydukları ne acı:
“ey, zayıf yaratıklar,
tek ihtiyacınız yalnızca bir fıçı!”
Categories
köpeğin türküsü
“güneşin utangaç edalarla saklandığı serin akşamüstü tonları. gözler hep turuncu, kan kırmızısı yerini çoktan bıraktı.”