Categories
yazılar

tabiat çağrıları

“ikinci el berjerimde sürdüğüm hükmümde yeri olmayan, hiçbir zaman kucağımda sakinleştirilmeyi hakketmemiş ve fakat yine de bir süredir kendine yer bulabilmiş tuhaf yüklerim havaya karışıyorlar.”


şapkamı çıkartıp yavaşça berjerin üzerine yığılıyorum. tüm ağırlığım; günlük dertlerim, çizgisel yanılsamalarım, alakasız patikalarda yer etmiş ayak izlerim ve ben, bana ait olmayan her şey, bir berjere oturmaya karar vermekle havada zeplinvari asılı kalıyorlar. artık onlar benden değil. ikinci el berjerimde sürdüğüm hükmümde yeri olmayan, hiçbir zaman kucağımda sakinleştirilmeyi hakketmemiş ve fakat yine de bir süredir kendine yer bulabilmiş tuhaf yüklerim havaya karışıyorlar. hafiflemiş yığılıyorum berjere ve samimiyetsiz danışmanlarım terk-i diyara tutuluyorlar.

cebimden ıvır zıvırları çıkarıyorum ve bir tütün sarmaya başlıyorum. yandaki sehpanın üzerinde açık bir şarap şişesi -eminim ki gereğinden fazla havalandırılmış- ve ona giden ellerim. gereğinden fazla havalandırılmış! işte son zamanlarda hissettiklerim, diye sayıklıyorum.

-lev? nerelerdeydin?

başımı ona çeviriyorum ve bu gece gülümseyemiyorum. gülümsemelerim de zeplinde kaldılar. bunların bana ait olmadığını yeniden fark ediyorum ama bozuntuya vermiyorum. kaslarım elverdiğince birkaç ifade saçmalıyorum.

-merhaba. biraz yürümek istedim. hah, bu arada danny’nin barı kapanmış. gelirken gördüm.

cümlem bittikten hemen sonra neler söylediğimi kendi benliğimde uygun noktalara tutunduramıyorum. benim derdim kapanan barlar değil, esasen, derdimin ne olduğunu konusunda da pek bir fikrim olduğu söylenemez. sadece kulağıma üşüşen çağrılardan haberdarım.

bir dostum bir seferinde bana “bu şey olmak istiyor, görmüyor musun?” demişti. sanırım gösterişli bir “olma” gecesine davetliyim. olmak istiyorum. ankesörlü telefonun önünden geçerken çaldığını duyuyorum ve o çağrıların bana ait olmama ihtimali daha kuvvetli gözükse de o numaraların benim için çevrilmiş olduğuna eminim. bir şey var ve beni kaset gibi geriye sarıyor; binlerce yıl evveline; henüz çıkmışken köpek dişlerim.

des’in söylediği her şeyi kaçırdım. kendi düşüncelerimin merkezinde bir çekim oluşturuyor ve kendi sistemimde devranlar döndürüyorum. dönüş gittikçe hızlanıyor, hızlanıyor, hızlanıyor… ve savuruyor beni!

çağırıyor beni,

bana,

tabiat çağrıları.

uzaklardan gözüküyor,

zeplinlerin ağırlığı.

işte, diye düşünüyorum. dönüp durmakla biriken kinetik enerjim yaka paça sürüklüyor beni. ait olduğum vahşiye yaka paça sürükleniyorum.

şarapsa gereğinden fazla havalandırılmış,

ama şarap işte, biliyorum.

öyle buyuruyor şeylerin tabiatı,

yeniden biliyorum.

2 replies on “tabiat çağrıları”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *