Categories
yazılar

kaplumbağa düşleri

“ömrüm, bir anlar kolajı. bense ortada olmayan bir olay örgüsüne inanıyorum. karanlık odam dışındaki her şeyin yaşadığına eminim.”



vakit yeterli mi?

gece saat dörde beş kala odamda yapayalnızım. bir kaplumbağa olmayı düşlüyorum. odamın pencereleri dışında tüm kuvvetiyle akmakta olan yaşam bende geride kalmışlık hissi oluşturuyor. bir kaplumbağa düşlüyorum. yıldızlar aydınlatıyor gecemi ve umut yükler gibiler ışıltılarıyla, biliyorum. görüyorum, bu yıldızlar milyonlarca yıl önce söndüler.

bir kaplumbağa düşlüyorum. oldu-bitti halinde ilerleyen olaylar zinciri sıyırıyor kabuklarımı. kadim zamanlardan bu yana yaşanmış devasa hayat öyküleri okuyor, sayfalardan çıkamıyorum. kendimi içinde bulduğum sayfalar sararıyor, her geçen saniyede zaman bedenimi biraz daha hırpalıyor.

kendi öykümde bir olmamışlık seziyorum.

bir kaplumbağanın yürüyüşünü canlandırıyorum zihnimde, onun doğalında gerçekleşen her minik adımı kendi beşeri feet ölçülerimle karşılaştırıyorum. ne de yavaş! bir kaplumbağa düşlüyorum, kabukları sapasağlam, günün ilk sigarasının verdiği bir yavaşlama halinde yürüyüşünü tamamlamaya gayret ediyor.

iki kaplumbağa düşlüyorum. tek başınayken belki de şimdinin hızına yenik düşüyordu. oysa iki kaplumbağa yan yanayken ikisi de birbirinin hızına takılmıyor. ortak doğallarını bulmuş gibiler. sanıyorum ki artık narin canları ellerinden kayıp gidiyormuş gibi hissetmiyorlar. yan yana yavaşça yürüyorlarken kim yavaş gittiklerine inandırabilir onları?

odamdaki ışığı kapatıyor, gözlerimi de örterek tüm akıştan saklanıyorum. fakat düşüncelerimin arasında akışkan bir kurgu var. kendimden yükselip başka varoluşlara kafayı takıyorum. yaşanmışlıkları bir masaya döküp seçme vakti. diğer iki ayaklılardan haberdar olmak beni sırtımdan ittiren ve oyunun dışına çıkartan bir güce dönüşüyor. farkındayım, bir manası yok yaşamın, ölmek bir mucize değil. farkındayım, bir yazlıkta keyifle bira içmek de ölüme götürüyor, vahşice bıçaklanmak da. farkındayım, bir başkasının hayatına dair gördüğüm fragmanlar yalnızca kurgu filmlerden derleme. farkındayım, ömrümün bir albenisi yok, olması gerektiğine de inanmıyorum. yine de bir hıza tutunma telaşesi çekiştiriyor gür damarlarımdan. ömrüm, bir anlar kolajı. bense ortada olmayan bir olay örgüsüne inanıyorum. karanlık odam dışındaki her şeyin yaşadığına eminim. iyi bir senaryodaki gibi, her küçük ayrıntı başka karakterlere yarıyor ve öykülerini tamamlıyorlar.

didinmek ve son bir kalp atışı.

bir kaplumbağa düşlüyorum ve kendi öykümde bir olmamışlık seziyorum. bir an süren ömrümün her şeyi “tamam” etmeye vakti yeter mi?

cevabını biliyorum.

öyleyse neyi kovalıyorum?

8 replies on “kaplumbağa düşleri”

Çok iyi bir yere geleceksin. Çok kıymetli bir iş bu. İleride adından çok bahsedilecek. Bak buraya yazıyorum, asla ama asla bırakma olur mu? Spotify’a da baktım. Harika olmuş. Seslendirenlerin ellerine sağlık. Buradan onlara da teşekkür etmiş olayım.

eksik olmayın, çok teşekkürler ince sözleriniz için. seslendiren arkadaşlar adına teşekkürleri de iletiyorum.

Yazılarınız ufuk açıcı. Size ulaşmak istiyorum bir konu hakkında. Nasıl irtibata geçebilirim?

gundeviren.com/iletisim adresindeki mailden ulaşabilirsiniz. teşekkürler!

Diyalog tarzı yazıları okurken kendimi yazıların içinde hissediyorum. Ben de sokakta yürüyor, insanları gözlemliyorum. Ben de karanlık bir odada gözlerimi kapatıp kaplumbağaları düşünüyor, kendimce hayatı sorguluyorum. Belki de yazıları kendi düşünce akışım gibi anladığım için, bilmiyorum. Sadece en sevdiğim yazılar bunlar oluyor. Her zaman olduğu gibi çok güzel, çok teşekkürler.

çok teşekkürler duygu! yazılar aracılığıyla birbirimizi hiç görmemiş olsak da bir şeyler paylaşıyoruz. her yazıyı takip ettiğiniz ve vakit ayırdığınız için asıl ben teşekkür ederim. daha önce hiç tanımadığım insanların güzel yorumları ve ilgi-alakaları ile karşılaşınca çok mutlu oluyorum. eksik olmayın!

Leave a Reply to Nazan Yıldırım Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *