Categories
yazılar

bizlerin itirafı

“zarfın üzerinde “bizlerin itirafı” yazıyor. içindeki de çirkin bir el yazması. bu karman çorman mektubu okuyabildiğim kadarıyla yazıyorum.”


bu gece bağın biraz ilerisindeki harabe katedrale gitmek istedim. içeri girdiğimde birkaç bedenin yüksek çatılı bu eski katedralde kendilerini asmış olduklarını gördüm. bir tanesi havada salınan ayaklarının altında bir zarf bırakmış, sanki intihardan vazgeçerse ayaklarını o mektuba dayayıp kurtulabilecekmiş gibi. zarfın üzerinde “bizlerin itirafı” yazıyor. içindeki de çirkin bir el yazması. bu karman çorman mektubu okuyabildiğim kadarıyla yazıyorum.

“seyahatlerimiz birer bulma merakı, dönüşlerimiz kayboluş. üç yaşına dek hiçbir şey hatırlamadığımız o boşluk, dünyamızı kurduğumuz bir oyun alanı. bu yapbozun parçaları sunulmuş, yalnızca montelemek bize bırakılmış. kimi dinler öğrenmiş, kimi sevgiler öğrenmiş, kimi standartlar öğrenmiş ve yaşamışız. çocukken kabuklanan yaralarımız hiç merhem yüzü görmemiş. kabuk üzerimizde sertleşmiş, erişilemez bir mekanizmaya bürünmüş. duvarları indireceğiz diye ucuz balyozlara mahkum didinmiş ve ellerimizde paralamışız. biz kendimizi dünyaya hapsetmiş, henüz doğadan bir şey öğrenememişiz. doğanın basit işleyişinden sıkılmış, can sıkıntımızla göklere merdiven dayayıp tanrılar aramışız. biriken bilgilerin büyüsüne kapılmış, yaşamın daha fazla olduğuna inanmışız. politikayı topyekün çıkar yolumuz sanmış, kendimizden hiç çıkamamışız. sanatı anlam bellemiş, anlamadığımız sanata sarılıp dans etmişiz. tarihi okumuş, neden sonuç satırlarında ezilmişiz. ilişkilere tutunmuş, ne konuştuğumuzu bilememişiz. parayı hedeflemiş, niçin satın almak zorunda olduğumuzu sormamışız. hiçbir vaadi olmayan yaşamın o çemberini aklımızda büyütmüşüz ancak yaşam yine çember olarak kalmış. biz kendini çöllere vuranlara özenmiş, güzel akşam yemeklerinden vazgeçememişiz.

yaşayamama korkusundan bir azap çekmiş, bunun bedelini her dakika ödemişiz. bizler, aradakiler, olamamışız. hakikat için kaybolmak delilerin ya da soyluların işi değil, biz aradakilerin işiymiş. dramatize ettiğimiz ve kendi ipliklerimizle ördüğümüz duyguların bir halata dönüşüp boynumuzdan bizi ele geçirdiğini itiraf edemememişiz. biz, gerçeklerin şarkısında yalnızca herkesin bildiği o nakarata eşlik edebilmişiz. çiçeğimiz kuruyunca mahvolmuş, yüksek debili kanımız kuruyunca umursamamışız. biz, neyi neden yaptığımızı bilememiş ve gelişimi başkaları için tasarlamışız. bir cesaret kendimizden göç etmiş, sınırlarımızı kaybetmişiz. yolda çürümüşler olarak taze ceset konuk eden mezarlıklara dahi kabul edilememişiz. biz sabahları işler uydurup gecesine yapamadığımız için bahaneler sürmüşüz. biz ıssız vadilerde kaybolmuş, “yardım edin!” diye bağırmaktan yorulmuşuz. biz kavgalar uydurmuş ancak asıl kavgamızın silik benliklerimizin renklendirilmesi olduğunu bulamamışız. aslında, bizimkisi bir boyama problemiymiş ve kalemlerimiz hiddetle söylenirken çıkan tükürüklerimizle ıslanmış. kalemleri güneşte kurutmak aklımıza geldiyse de kül olmaktan korkmuşuz.”

8 replies on “bizlerin itirafı”

Seni kıskanmaya başladım. Siteni sık kullanılanlara ekledim bu şekilde devam et lütfen

(arşivden alınmıştır, 26 eylül 2020)

yazıya dökemediğim düşüncelerimi okuyor gibiyim. bu satırlardan kesinlikle daha fazla olmalı hiç sıkılmadan okuyabilirim. çok başarılı

(arşivden alınmıştır, 27 eylül 2020)

çok teşekkür ederim. devamını takip edebilmek adına sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz!

Bu yazıya bayıldım. Gerçekten muhteşem. Gözlemlerin netliği ve yazım tarzınıza hayran oldum

Leave a Reply to Hulya Cancel reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *